Her geçen gün artan nüfusuyla Bandırma’nın nabzı aynı karelerde atıyor. Duraklarda oluşan kuyruklar, otobüslerde yaşanan izdiham vatandaşı yıldırdı ama kimin umurunda? Hele hastane, üniversite ve şehir merkezi hattı bir felaket. Otobüslerin içinde üst üste yığılmış insanlar, dakikalarca süren kuyruklar, yorgun yüzler… Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile üniversite arasındaki güzergâh, adeta bir çile çekme mekânına dönüşmüş durumda. Hastalar acılarıyla, öğrenciler ders saatleriyle yarışırken, şehir içi ulaşım sistemi çökmüş vaziyette.
Bilindiği gibi hastane-üniversite hattı, şehrin en yoğun güzergâhlarından biridir. Sabah, öğle ve akşam saatlerinde yüzlerce öğrenci, yüzlerce hastayla beraber hasta yakınları aynı otobüslere binmektedirler. Vatandaş… Otobüslerin içinde sırt sırta hastası, öğrencisi, ayakta yolculuk yapan yaşlılar, insanlık dışı koşullar, kaçırılan hasta randevuları, geç kalınan dersler, çile bülbülüm çile.
Evet, Bandırma’daki ulaşım sorunu sadece “nüfus arttı, otobüsler hele küçük otobüsler yetersiz” diyerek geçiştirmekle, meseleyi görmezden gelmekle olmaz. Asıl sorun, şehir planlamasının ulaşım ihtiyaçlarıyla uyumlu olmaması, mevcut kaynakların verimsiz kullanılmasıdır.
Bakın, diğer hatlar da dâhil olmak üzere hastane ve üniversite güzergâhında günün en yoğun olduğu saatlerde sefer sayıları en az iki katına çıkarılmalı, hatta şehrin farklı noktalarından ring hatları oluşturulmalı; böylece vatandaşların dakikalarca otobüs kuyruklarında beklemesine son verilmelidir. Elbette bu görev belediyelerindir.
Geçmişte Büyükşehir-Küçükşehir çekişmeleri vardı, şimdi böyle bir problem kalmadığına göre Bandırma Belediyesi’nin bu sorunu artık “normal” görmekten vazgeçmesi gerekmektedir. Toplu ulaşım bir lüks değil, temel bir haktır. Vatandaşın saatlerce kuyruklarda beklemesi, otobüslerde çile çekmesi kabul edilebilir bir şey değildir.
Onun için öncelikle Bandırma’yı yönetenlerin o son model araçlarından inip halkın arasına karışmaları, birer abonman kartı çıkartıp normal vatandaş gibi kuyruklarda bekleyip otobüslere binmeleri, insanların çektiği işkenceyi yakından görmeleri gerekmektedir.
Bandırma büyüyor, gelişiyor. Ancak bu gelişmelerin halkın günlük yaşamına çile olarak yansımaması gerekir. Ulaşım sorunu çözülmeden “modern şehir” olmaktan bahsetmek mümkün değildir. Bandırma sadece Cumhuriyet Meydanı ve kafelerde gezip dolaşmak, oturmak değildir. Acıyı gezen değil çeken bilir
