Bir zamanlar pırıl pırıl deniziyle Livatya’daki halk plajında, martılar, Demirtaş kayalıklarında, sıcaksu havuzlu bahçede, aşağı istasyonda ve her gün İstanbul-Bandırma seferini yapan gemilerin yanıştığı L İskelesi’nde denize girilirdi. Hatta o yıllarda düzenlenen 1 Temmuz Denizcilik Bayramı kutlamalarında yağlı direk, ördek kapma, dip dalma yarışmalarını ve gemilerin güvertelerinden yolcular tarafından denize atılan madeni paraları çıkartan çocukları heyecanla izlerdik.
Şimdi ise vatandaşlar, denizi olup da denizine girilemeyen ender şehirlerden biri olan Bandırma sahillerinde gezinmekle, rengi değişen denizimizi seyretmekle günlerini geçiriyorlar. Evet, geçmişte Bandırma’da yaşayanların denizinden faydalandığı tertemiz sahiller ne yazık ki çevresel atıklar nedeniyle denizine girilemez olmuştur.
En önemlisi de Marmara Denizi’nin en güzel körfezinde yer alan Bandırma’nın yaşadığı bu deniz katliamı her geçen gün daha farklı boyutlara ulaşmaktadır. Maalesef Bandırma’nın coğrafi konumuyla birlikte bölgede kontrolsüz bir şekilde devam eden endüstriyel hareketler de kentimizin çevresel kirlilikten oluşan dengesini olumsuz bir şekilde etkilemektedir.
Ayrıca Bandırma kent merkezinin göbeğine oluşturulan liman başta olmak üzere bazı sanayi tesislerinin faaliyetleri deniz kirliliğine neden olmakta olup, denize salınan kimyasal ve lağım atıklarıyla beraber deniz yüzeyinde görülen müsilajla Bandırma’nın deniz turizmi gözlerimizin önünde bitirilmiştir.
Tabii ki bu durum sadece deniz kirliliğiyle sınırlı kalmıyor. Bandırma’da yaşayanların çevresel kirlilikten kaynaklanan yaşam kalitelerinin de etkilendiğini görebiliyoruz.
Peki senelerce çoğumuzun deniziyle buluştuğu masmavi Bandırma sahilleri nasıl bu duruma getirildi? Suçlu kim? Suçlu, bu güzelim şehri acımasız sanayileşmeye ve çarpık kentleşmeye teslim edenlerle Bandırma’da yaşanan çevre felaketlerine duyarsız kalarak film izler gibi seyreden bizleriz.
Bir yanda Angus’lar, diğer yanda bacalardan sızan kimyasallar ve sorumsuz bir şekilde denizimize akıtılan sanayi atıkları… Neler neler! Tam bir keşmekeş, kimseden ses çıkmıyor, herkes halinden memnun. Bandırma bitiyor, Bandırma tüm değerlerini kaybediyor, farkında olan yok.
Aslında çok geç olsa da bu sorunların çözümü için kapsamlı bir yaklaşım gerekiyor. Çevre dostu teknolojilere yatırım yapılması, çevresel etkileri azaltacak projelerin üretilmesi çok önemli olacaktır ama kimlerin umurunda? Çevreci aktivistler tatilde, kent yönetimleri ise devamlı havanda su dövmekle meşguller…