Maalesef, Bandırma’da doğup büyüdüğüm kentime bir faydam dokunsun, bir çivi de ben çakayım diyen güzel yürekli insanları eninde sonunda kentten kaçırıyoruz.
Bakın…
2019 yılında Onur Göçmez diye bir iş insanı, “Ben Bandırmalıyım” diyerek yapmış olduğu ekonomik desteklerle Bandırmaspor’u 3. Lig’e düşmekten son anda kurtarıyor, ertesi sene gelen 2. Lig şampiyonluğuyla Bandırmaspor’u TFF 1. Lig’e çıkarıyordu. Aynı Göçmez, Bandırmaspor’u 1. Lig’de —ikisi Süper Lig’e çıkma finali olmak üzere— beş sene hep zirveye taşıdı.
Bu beş yıl içinde Bandırmaspor, ulusal basının büyük ilgisiyle karşılaşırken, Bandırma ve Bandırmaspor haftanın her günü naklen verilen canlı yayınlar sayesinde spor kanallarına misafir oldu. Ülkenin önde gelen spor yorumcuları, bir ilçe takımının bu başarılarını öve öve anlatırlarken, ulusal kanalların Bandırma ziyaretleri her geçen gün arttı. Yerel yönetimlerin çuval dolusu paralar harcayarak yapamadığı kent tanıtımını, para ödemeden tek başına Bandırmaspor yapıyordu.
Tabii ki bu gelişmelerin kahramanı Onur Göçmez’di.
Sayın Göçmez, “Ben Onur Göçmez olduysam, her şeyimi Bandırma’ya, Bandırmaspor’a borçluyum.” derken, vefa borcunu, parasını, pulunu Bandırmaspor’a harcayarak Bandırmaspor’u ülkenin marka değeri yaparak ödüyordu. Ama her nedense, Bandırma’da yapılmak istenen her güzel işe karşı olan malum çevrelere bir türlü yaranamıyor; zaman zaman hak etmediği eleştirilere, hakaretlere, küfürlere maruz kalıyordu.
“Bu kadar parayı ne için veriyor?” dediler.
“Milletvekili olacakmış.”
“Belediye başkanlığına adaylığını koyacakmış.”
“Çelebi Limanı’nı satın alacakmış.”
Dediler de dediler.
Hep sustu, içine attı.
Ne yazık ki, her alınan kötü sonuçtan sonra saldırılar devam etti.
“Şike yapıyorlar, maç satıyorlar.” diyen klavyeciler hortladı.
Yıllardır tesis isteyen Bandırmaspor’a, Süper Lig’de bile birçok takıma nasip olmayan beş yıldızlı bir tesis hediye etti. Sonrasında Bandırma’nın çok bilmişleri, tesislerdeki milyonluk hibrit çimlerin sonunu düşünmeden tutturdular: “Biz orada yağlı güreş yapacağız.” diyerek Bandırma’yı spor kamuoyunun diline düşürdüler.
Yetmedi…
Göçmez, “Mabedimiz.” dediği Çınçukur’u için hep birlikte katlı otoparkı ve alışveriş merkezleriyle butik bir stad yapalım dedi. Bir ‘arkadaş’ çıktı, “Ben on beş günde oynanacak maçlar için Çınçukur’u rantçılara vermem.” derken, Bandırma’daki rantçıları karıştırmıştı herhâlde.
Evet…
Göçmez’e verilen sözler tutulmadı.
Stad dedi, salladılar.
“Mevcut stadı ışıklandıralım.” dedi, izin vermediler.
Kendi adına bir şirket ve Banvit’ten sonra yok olup giden basketbol heyecanını yeniden canlandırmak için bir basketbol takımı kurdu.
Kimseyi mutlu edemedi.
Şehir, final maçları ve bir avuç Bandırmaspor sevdalısının dışında Bandırmaspor’a hep uzak durdu. Bandırma’nın balını, kaymağını yiyen iş dünyasına “Sizler Bandırmaspor’a bir destek olun, ben beş destek olacağım.” diyerek mesajlar verdi. Duyan olmadı.
Hep destek istedi, köstek oldular.
Dedikodular havalarda uçuştu…
O yine de yılmadı.
Kalbi kırılsa da, küssede, çok sevdiği Bandırmaspor ve Bandırma sevdasından bir türlü vazgeçemedi.
Bu takımı Türkiye’nin markası ve gönüllerin şampiyonu yaparak, beş yıldır TFF 1. Lig’de hep zirveye taşıdı.
Gönül isterdi ki Sayın Göçmez, yıllardır harcadığın emeğin sonu, tüm ülkenin izlediği Sakarya’daki final maçında çok istediğin Süper Lig tacını giymen olsaydı…
Olmadı.
Ne diyelim, canın sağ olsun başkan!
Bandırma’ya, Bandırmaspor’a yaşattığın yedi yıllık muhteşem bir rüya için sana sonsuz teşekkürler ederken, benim tarafımdan şahsınızı bilerek ya da bilmeyerek kırdıysam lütfen hakkınızı helal edin kardeşim.
Şimdi… Bundan sonra neler olacak, onu da kısaca özetleyebiliriz:
Öncelikle Bandırmaspor’u, Bandırma’nın bir kamburu olarak görenlerin Bandırmaspor’un miraslarına konma ve yavaş yavaş bitirme planlarını hep birlikte yaşayacağız. Ama sonuç olarak en büyük zararı, Bandırma’nın tek marka değeri, şerefli arması Bandırmaspor görecektir.
Serhat Ozar