Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya

Kesk: Gerçek bir toplu sözleşme için üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz!

Kesk Bileşenleri düzenledikleri basın toplantısında, bu ülkenin kamu emekçileri olarak sadece

Kesk Bileşenleri düzenledikleri basın toplantısında, bu ülkenin kamu emekçileri olarak sadece bizlerin hakları değil, tüm vatandaşların nitelikli, ücretsiz, ulaşılabilir bir kamu hizmeti alma hakkı yıllardır yok sayılıyor. Yıllardır uygulanan üretime değil, borçlanmaya, betonlaşmaya dayalı insan ve doğa düşmanı bir model kurdular. Emek karşıtı, sermaye yanlısı bu modelde kamu hizmetlerine, kamu yatırımlarına ayrılan kaynaklar kısıldıkça kısıldı. Kamusal hizmetlerde, sosyal devlette koskoca gedikler açıldı dediler.

KESK dönem sözcüsü Bülent Akhan ” Eğitimden, sağlığa, ulaşımdan haberleşmeye tüm kamu hizmetleri özel sektöre devredildi, paralı hale getirildi. kamu binaları ticarethaneye, vatandaşlar müşteriye çevrildi. Bunun bedelini de söndürül(e)meyen yangınlarla, her gün bir yerde ortaya çıkan sellerle, felaketlerle hepimiz ödedik. ödemeye de devam ediyoruz.  Bu modelde biz kamu emekçilerinin payına ise düşük maaşlarla, güvencesiz, angarya çalışma, çalışırken yoksulluk, emeklilikte sefalet düştü. Dolayısıyla asim sen, bask, çalışan sen, dmk, hak sen, kesk, yurt sen olarak; bugün sadece kendimiz için değil, nitelikli, ücretsiz, ulaşılabilir kamu hizmeti hakkı yok sayılan başta dar gelirliler olmak üzere bu ülkenin tüm insanları, tüm yurttaşlar için,

toplu görüşmelerin her yıl yapılması,

toplu görüşmelerin canlı yayınlanması,

her yıl aralık ayında açıklanan yeniden değerleme oranında memur ve emeklisine zam verilmesi ve masada diğer hakların konuşulması,

yılda iki kere ikramiye verilmesi,

birinci dereceye yükselen tüm memurlara 3600 ek gösterge verilmesi,

yıllar boyu verdikleri emekler yok sayılan, göz göre göre sefalete itilen milyonlarca emeklinin hakkını savunmak, için g(ö)revdeyiz! işyerlerinde, alanlarda omuz omuzayız! bugün Türkiye’nin dört bir yanında üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz, bugün hizmet üretmiyoruz. sokaklardayız, alanlardayız. Başta kamu emekçileri ve emekliler olmak üzere tüm kamuoyu 4 milyon kamu emekçisini 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplusözleşme sürecini yakından takip ediyor. ne yazık ki yıllardır uygulanan senaryo tekrar ediliyor, süreç bir kez daha oldubittiye getirilmek isteniyor. Hükümet günlük bir simit parasına bile denk gelmeyen son teklifiyle kamu emekçileri ve emeklileri ile dalga geçmektedir. Mevcut takvime göre toplu sözleşme görüşmeleri yarın bitecek.  yarın mesai bitiminden sonra hakeme başvuru süreci başlayacak.  ama şu saate kadar kamu emekçilerinin yıllardır yaşadığı temel sorunlara, sendikaların taleplerinin hangilerinin kabul edilip hangilerinin kabul edilmediğine ilişkin tek bir cümle dahi duymadık. Çalışma bakanı haftalardır “müzakerelerimizin tüm tarafları memnun edecek şekilde hayırla sonuçlanacağını ümit ediyorum” açıklaması yapıyor. Bizde buradan sayın bakanın şahsıdan kamu işverenine, iktidara soruyoruz. bu teklifte 4 milyon kamu emekçisini, 2,5 milyon kamu emeklisini memnun edecek ne vardır?

insanca yaşamaya yetecek bir ücret artışı var mı?

bugün itibari ile 18 bin 680 tl tutarındaki ilave seyyanen ödeneğin taban aylığımıza ve emeklilerin mevcut aylıklarına yansıtılmasına ilişkin bir adım var mı?

hangi ad altında olursa olsun emekli maaşlarımızı adeta kemiren, tüm ek ödemelerin taban aylığımıza, emekliliğimize yansıtılması var mı?

barınma hakkı kapsamında konutu olmayan kamu emekçisine kira yardımı – kira desteği var mı?

büyümeden, refahtan pay var mı? yıllardır maaşlarımızı dilim dilim buharlaştıran gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesi var mı?

ücretsiz servis, yemek, ulaşım taleplerine ilişkin bir adım var mı?

vekil, ücretli, taşeron, sözleşmeli, ihs’li gibi farklı adlar altında sürdürülen güvencesiz istihdama son verilmesi, güvencesiz istihdam edilenlerin kadrolu-güvenceli istihdama geçirilmesi var mı?

kamu kurumlarında ücretsiz kreşler açılması, söz konusu kreşler açılıncaya kadar kreş yardımı verilmesi var mı?

kayırmanın, torpilin kapısını sonuna kadar açtığını kabul ettiğiniz, seçim öncesi sözünü verdiğiniz mülakatın kaldırılması var mı?

kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan, cinsiyetçiliğin, ayrımcılığın, mobbingin son bulması var mı?

bizim için en önemlisi grev hakkı ile tamamlanmış gerçek toplu sözleşme sistemi, demokratik bir çalışma yasasına ilişkin tek bir cümle var mı?

yok, yok, yok.  Çünkü aslında ortada bir toplu sözleşme teklifi yoktur. Teklif yerine; 4 milyonu aşkın kamu emekçisini çalışırken daha fazla yoksulluk ile 2,5 milyon emekliyi ise daha fazla sefalet ile tehdit vardır.

Geldiğimiz nokta ortadadır.  hükümet 4 milyon kamu emekçisine, 2,5 milyon emekliye, aileleri ile birlikte 25 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik teklif etmiştir. Bu teklife karşı yapılacak olan şey birkaç puanlık maaş artışını esas alan müzakere değil, mücadeledir. bu karanlık tablodan tek çıkış yolu; yetkinin asıl sahipleri olarak bizlerin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, ‘hak verilmez mücadele ile alınır’ ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçiyor.  bu karanlık tablodan tek çıkış yolu, ‘hepimiz aynı gemideyiz” diyenlere karşı “geminin gerçek sahipleri olarak hakkımızı,  emeğimizin, alın terimizin karşılığını istiyoruz” diyerek tüm farklılıklarımıza rağmen birbirimize kenetlenmekten geçiyor.  bugün bunun ilk adımını atıyoruz. bizleri yok sayan bu yoksulluk, sefalet, güvencesizlik teklifine itirazımızı yükseltiyoruz. üretimden gelen gücümüzü kullanıyor, bu daha başlangıç, mücadeleye devam diyoruz. insanca yaşamaya yetecek bir ücret, güvenceli istihdam- güvenli gelecek, demokratik- adil bir çalışma yaşamı, halktan yana bir kamu hizmeti, grev hakkımızın önündeki engellerin kaldırıldığı gerçek bir toplu pazarlık sistemi için omuz omuza vermeye, mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz.      ” Dedi.