Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Avatar photo
Nesrin Aydın

Kendi gerçekliğinden kopan çocuklar

Bir zamanlar, çocuklar yere oturur, toprağa dokunur, karıncalarla konuşur, hayallerini ağaca anlatırdı. Sonra ekranlar geldi. Hayallerini alıp götüren, sesiyle büyüleyen, içinde sonsuz “dikkat tuzakları” barındıran o ekranlar…

Bugün çocuklarımız ekranın içinde bir dünya kuruyor. Adına “oyun” diyoruz, “sosyal medya” diyoruz, ama gerçekte bir şeyin adını tam koyamıyoruz.
Sorun şu: Bu çocuklar artık kendi gerçekliğini yaşamıyor. Çünkü onların gerçeği dijital olanla yer değiştiriyor.

Şimdi bir ebeveyn olarak bu cümleyi bir an düşünün:

“Sen artık kendi çocuğunun gerçekliğinde yer almıyorsun.”

Biraz sarsıcı, değil mi? Ama gerçek bu. Ekran, evin içinde yeni bir otoriteye dönüştü.
Ne zaman kalkacak, ne yiyecek, kiminle konuşacak, neye gülecek, neye üzülecek?
Hepsi ekranın programına bağlı.

 “Bağımlı” mı bu çocuk?

Peki sormamız gereken o derin soru bu mu?

Belki de yıllardır sessiz bir bağ kuruyordu ekranla. Ama okulda başarısı düşmediği sürece, bizim için sorun yoktu. Ama yemeğini yediği sürece, masum bir eğlenceydi. Ama fiziksel bir belirti göstermediği sürece, önemsenmedi. Şimdi birden bire dikkatimizi çekti. Çünkü çocuk bize tepki vermemeye başladı. Söyleyince duymuyor, bak deyince bakmıyor, hatta sanki bizim dünyamıza uğramadan kendi evinde yaşıyor. Ve biz bu yabancılaşmayı anlamlandıramıyoruz.
İşte o an başlıyor mücadelemiz:
Bir yandan çocuğa kızıyoruz, bir yandan ne zaman bu hale geldiğini düşünüyoruz.

“Artık verim alamıyorum”!

“Çocuğumdan verim alamıyorum.” Ne demek sahi? Bu cümleyi sıkça duyar oldum.
Ama sormak gerekmez mi:

Verim mi bekliyordun, bağ mı?

Çocuklarımız, bir yarış atı değil. Performans göstermediklerinde değil, bağ kuramadığımızda tehlike başlar. Farkında olmadan çocuğun “ruhsal merkezini” ekranlara devrettik.
Artık bir anne-baba olarak yönlendiremiyor, sınırlayamıyor, ulaşamıyoruz.
Çünkü onun “yön tayini” artık dijital evrende.

Bu hal, bana hep sisli bir dağ yolunu hatırlatır.
Yol var, yürünebilir… Ama önünü göremediğin için her adımda tedirginsin.
İşte çocuklarımızın hali de böyle: Gerçek yaşamın yolları var ama ekran sis çökmüş.
Ve biz hâlâ o sisin içinde “neden yürümüyor” diye soruyoruz. Çocuklarımızın gerçekliğiyle tekrar buluşmamız gerek. Bu, sadece ekranı sınırlandırmakla olmaz. Onun hayatına yeniden anlam eklemekle olur. Birlikte oyun oynamakla, doğaya yönelmekle, aynı sofrada gerçekten göz göze gelmekle. Yani sadece “gözle, sözle” değil, gönül bağı kurmakla mümkün.

Unutma:

Sen çocuğunla yeniden bağ kurmaya başladığında, onun gerçekliği de yeniden şekil alır.
Çünkü çocuklar, önce ilişkiye sonra kurala teslim olurlar.

Bu yazıyı okuyan her anne-babaya bir davetim var:
Çocuğunuzu tekrar görmek için önce “gerçekten bakmayı” seçin.
Çünkü o hâlâ orada…
Tıpkı bir pusula gibi, yönünü yeniden bulmaya, onarılmaya ihtiyacı var.
Ve pusulayı tutan sensin…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER