Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Avatar photo
Nesrin Aydın

Aşkın Cümlesi Yoktu, Biz Yaşayarak Yazdık

— A. Galip’in mısralarından ilhamla —

“Bir nevi ilm-i simyadır ki âlimi yoktur,
Tecrübe edildikçe biriktirilen cahilliktir aşk…”
– A. Galip

İlişki bazen en bileni bile şaşırtır.
Dillerin dönmediği, gözlerin bile konuşmayı unuttuğu anlar olur.
Ve iki kalp aynı çatı altında, iki farklı dünyada yaşamaya başlar.
Aynı yastıkta uyur ama rüyaları bile birbirine uğramaz olur…

Aşk…
Bazen öyle bir hale gelir ki, sanki ne kadar çok sevdiysen o kadar çok kaybolursun.
Ne doğru cümleler kalır, ne güvenli bakışlar.
Sadece kırılmış aynaların, karşılıklı yansıması…

Ve sonra sorarsın kendine:

“Biz ne ara böyle olduk?”
“Sevgi yetmedi mi yoksa biz mi eksildik?”

Ama belki de mesele eksilmek değildir.
Belki mesele, aşkın öğrettiği yerde durmayı öğrenememektir

Aşk gerçekten bir simyadır

Bir bilgelik değildir. Zekâyla yön verilemez, mantıkla dizginlenemez.
Çünkü aşk bir bilme hali değil, bir yanma halidir. Ve yanmak bazen sadece yakmaz, pişirir.

İşte bu yüzden A. Galip haklıdır:

“Aşk, tecrübe edildikçe biriktirilen cahilliktir.”

Ne kadar çok yaşarsan, o kadar az bilir gibi hissedersin.
Çünkü her ilişki, her kalp, her bağ, başka bir sırdır.

Bağ yeniden kurulur mu? Evet!
Ama bu sorunun cevabı bilgiyle değil, duyguyla verilir.
Çünkü ilişki dediğin şey, başta aşk gibi görünse de aslında bir dostluk türüdür.
Kırgınlığın içinde anlayışı bulabildiğin, suskunlukların ardında hâlâ birbirini duymaya çalıştığın bir ortaklık.

Her kavga, her uzaklık, her yanlış anlaşılma, sadece bir “yeniden bağ kurma daveti” olabilir.
Ama bu çağrıya kulak verebilmek için önce kalbini yeniden açman gerekir. Sessizliğin içinde hâlâ özlem varsa, göz göze gelince hâlâ bir şey titriyorsa.
Ve her şeye rağmen hâlâ “birlikte iyileşebilir miyiz?” sorusu varsa…
O zaman aşk hâlâ oradadır. Sadece yönünü şaşırmıştır. Ve o yön, ancak birlikte susarak değil; konuşarak, birbirini kırmadan değil; anlamaya çalışarak, kaçmayarak değil; kalmayı seçerek yeniden bulunur.

Birbirini anlamak kolay değildir. Çünkü herkes başka bir dilde sever. Kimi ilgiyle, kimi sözle, kimi dokunuşla. Ama herkes duyulmak ister. İlişkiler susarak değil, duyarak onarılır. Ve ilişkide en büyük onarım, en kısık kelimeleri işitmekle başlar. “Seni hâlâ duyuyorum. Belki hâlâ anlayamam ama artık dinlemek istiyorum.” İşte o anda, aşk yeniden simya olur.
Ve iki kalbin arasındaki mesafe, bir bakışla kapanır. Aşk bilmek değildir. Ama bağ kurmak aşkın en güzel becerisidir.
İşte bu yüzden, ilişkiler bazen bir uzmana dokunarak yeniden nefes alır.
Çift terapisi sadece sorun çözmek değil; yeniden görmeyi, yeniden duymayı, yeniden “biz” olmayı öğretir.

Çünkü bazen…
birbirimizi çok sevmiş ama çok az anlamış olabiliriz.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER