Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya

15-16 Haziran anma toplantısına 9 işçi katıldı

Türkiye’deki en büyük işçi eylemi olan 15-16 Haziran eylemlerin anma

Türkiye’deki en büyük işçi eylemi olan 15-16 Haziran eylemlerin anma toplantısına Bandırma’da sadece 9 işçi katıldı. Demokrasi Platformunun düzenlediği anma toplantısı olaylarda hayatını kaybeden işçiler için yapılan saygı duruşu ile başladı. Anma toplantısına platform bileşenleri ile sadece 9 Genel İş Sendikasına üye 9 işçi katıldı.

15-16 Haziran 1970 tarihinde sendikal örgütlenmeyi yasaklayan yasaların çıkmasıyla başlayan en büyük işçi direnişinde genel greve gidilmiş, direnişte 3 işçi hayatını kaybetmişti. Direnişini ülke geneli yayılması üzerine hükümet yasayı iptal etmek zorunda kalmıştı. İşte bu en büyük işçi direnişini anma toplantısına sadece 9 işçinin katılması ülkede sınıf sendikacılığının, işçi sınıfı bilincinin geldiği noktayı gösterme açısından önemeliydi.

Okunan şiirlerin ardından Bandırma Demokrasi Platformu dönem sözcüsü Recep Gökdeniz basın bildirisini okudu. Bugün tarihimizin en büyük direnişlerinden biri olan 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi’nin 55. yılındayız. Ama bu yıldönümünü sadece bir anma olarak görmüyoruz. Bugün burada toplanmamızın sebebi sadece geçmişi hatırlamak değil; aynı zamanda bugünü anlamak, geleceği örgütlemektir.
Çünkü koşullar çok tanıdık diyen Gökdeniz ”
Çünkü tehdit çok tanıdık.
Çünkü çözüm de çok tanıdık!
Bugün de soframızdaki ekmek küçülüyor.
Bugün de haklarımız elimizden alınıyor.
Bugün de grev hakkımıza, sendikal haklarımıza, hatta seçme ve seçilme hakkımıza göz dikiliyor.
Bugün de emeğimizin karşılığı çalınıyor, ücretlerimiz pula dönüyor, hayat pahalılığı karşısında alın terimiz hiçe sayılıyor.
Ve bizden her gün biraz daha sessizlik isteniyor. İtaat isteniyor. Kayıtsızlık isteniyor.
Ama biz DİSK’liyiz!
Biz susmayız!
Biz boyun eğmeyiz!
Tıpkı 55 yıl önceki gibi.
Hatırlayın, 1970’te dönemin iktidarı, DİSK’i yok etmek için Anayasa’ya aykırı bir yasa getirmek istedi. Ama unuttukları bir şey vardı: DİSK demek işçinin iradesi demekti. DİSK’e uzanan el, işçinin susturulması demekti. Ve işçiler öyle bir ayağa kalktı ki; İstanbul’dan İzmit’e, Gebze’den Ankara yoluna kadar yüz binler yürüdü.
Barikatlar kuruldu, yollar kesildi.
Fabrikalar durdu, makineler sustu, işçilerin sesi yükseldi:
“Gücümüz birliğimizden gelir!”
“Anayasa ve sendika özgürlüğünü alanlara derslerini vereceğiz!”
Evet arkadaşlar, üç işçi kardeşimiz Yaşar Yıldırım, Mustafa Bayram ve Mehmet Gıdak canlarını verdi o direnişte. Ama DİSK ayakta kaldı. Anayasa Mahkemesi o yasayı iptal etti. Ve o mücadele, bu ülkenin işçi sınıfı tarihine altın harflerle yazıldı.
Bugün geldiğimiz noktada tarih bir kez daha bizden yanıt bekliyor.
Yüksek enflasyonla maaşlarımız erirken, asgari ücretli vergiyle boğulurken, grevler yasaklanırken, sendikal haklar barajlarla engellenirken, sendikacılar, öğrenciler, belediye başkanları hukuksuzca tutuklanırken, seçme hakkımız gasp edilirken bu düzen yine bizden susmamızı bekliyor.
Ama biz susmayacağız!
Çünkü biliyoruz ki 15-16 Haziran sadece geçmişte kalmış bir tarih değildir.
15-16 Haziran bir ruhtur!
Direnişin, birliğin, dayanışmanın ve DİSK’liliğin adıdır.
Bugün bu ruhla sesleniyoruz:
Emeği ucuzlatmak için işçi sağlığını hiçe sayanlara karşı,
Emekliyi açlığa mahkûm edenlere karşı,
Seçme hakkına göz dikenlere karşı,
Bu düzenin çarklarını birlikte durduracağız!
15-16 Haziranı, gücümüzü, birliğimizi hatırlıyoruz:
Biz durunca hayat durur!
Biz yürüyünce tarih yürür!
Ve bir kez daha hep birlikte haykırıyoruz:
Gelirde, vergide, ülkede adalet için yaşasın 15-16 Haziran!
Sendikal haklarımız için, demokrasi için yaşasın 15-16 Haziran!
Ekmek, adalet ve hürriyet için yaşasın 15-16 Haziran!
Kurtuluş yok tek başına: Ya hep beraber, ya hiçbirimiz!
Yaşasın DİSK, yaşasın işçilerin birliği, yaşasın 15-16 Haziran!” Dedi.