İNFAK MEDENİYETİ

İNFAK MEDENİYETİ

ABONE OL
22 Mart 2024 09:18
İNFAK MEDENİYETİ
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İlçe Müftüsü Abdülhamid Pehlivan Ramazan ayı sohbetleri çerçevesinde infak konusunda açıklamalarda bulundu. İnsan, İslâm dairesine “Kelime-i Şehâdet” ile girer. Ondan sonra İslâm içinde kişiliğinin inşa yolculuğu başlar. Gördüklerini ve öğrendiklerini yavaş yavaş uygulamaya başlar. Müslüman şahsiyetinin, tıpkı, namaz gibi, oruç gibi olmazsa olmaz değerlerinden birisi, infak etme/verme hassasiyetine sahip olmasıdır dedi.

Kur’an’ın ikinci suresinin ilk âyetleri içinde, “iyi Müslüman” diye niteleyebileceğimiz “müttakî”lerin temel özellikleri arasında, ğaybe iman etmek ve namaz kılmaktan sonra “kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden infak ederler” ifadesiyle “infak” sayılır diyen Pehlivan ” Burada infak, “verilen rızık”la bağlantılıdır. Yani “vereceğiniz, zaten size ikram edilenden başkası değildir” denmek istenmektedir.

Müslüman hiçbir ibadetinde olmadığı gibi, infakta da, kulluk çerçevesi dışında bir tasarruf düşünemez. Can da, mal da emanettir ve Allah’ın tayin ettiği çerçevede tasarruf edilecektir. İnsan her canlıya bir şey verebilme tutkusu hissedecektir içinde… Madem ki, “Günahkâr bir kadın, dili susuzluktan dışarı sarkmış bir köpeğe su içirdiği için cennetlik olmuş” yani, Allah’ın sevdiği bir kul haline gelmiştir, öyleyse karşılaştığı her varlıkta bir “rıza arayışı” içine girecektir. Yetimi, yoksulu, yolda kalmışı, isteyeni, isteyemeyeni görecektir. Aç sabahlayan komşusunu görecek, kendisinden bir tebessüm bekleyen gözün farkında olacaktır. Tasarruf ettiğim mülk benim değildir, öyleyse bir malik gibi değil, emanetçi gibi hissetmeliyim kendimi, diye düşünmelidir. Bu hassasiyet, insanı, insanlara göstererek vermekten alıkoyar. Çünkü itibar arayışı yoktur vermekte, iktidar arayışı hiç yoktur, büyüklenme hiç… Veznedarın birilerine ödeme yaparken övünmesinin anlamı var mı?

İnfak insanı nasıl bir insandır diye sorulduğunda belki tüm şu vasıfları hatıra getirecektir: “Öteki”nin farkında olan, onu önemseyen, ona sahip çıkan, ona ulaşmayı görev bilen, verirken itina eden, olumsuzluklardan arınma duyarlılığına sahip. İnfak toplumu nasıl bir toplumdur diye sorulduğunda da akla, rahmetin ve şefkatin, damar damar en uç noktaları sardığı ve muhabbetin derinden yaşanan bir iklim haline geldiği bir toplum hatırlanır.

Allah Rasûlü (s.a.) “Evinde ne bıraktın?” diye sorduğunda, “Allah ve Rasûlü’nün sevgisini bıraktım” diyen bir Ebubekir (r.a.) adanışı akar gelir 1400 küsur yıl boyunca… Allah rızası için kervanı sebil eden bir Osman cömertliği, evliyaullah’ın yarına mal bırakmayı tevekküle aykırı bulan bambaşka hassasiyeti dalga dalga sarar İslâm coğrafyasını…

Düşünün ki, bir yerde susuzluktan ölenler, diğer yerde su gibi harcanan yığılmış servetler…

Kur’an, “mal, sadece içinizdeki zenginler arasında dönüp dolaşmasın” (Haşr, 59/7) diyor. Her türlü sömürüyü yasaklıyor. Ama şimdi akıyor dünyanın serveti belli kanallara… Düzen böyle kurulmuş ve bir yanda servet, öteki yanda sefalet birikiyor…

Allah Teâla şu âyet-i kerîmede bizim için engin bir ufuk çiziyor. Dünyevî ve uhrevî saâdetin anahtarı mesabesinde ölçüler koyarak buyuruyor ki:  “Ey iman edenler, Rabbinizin mağfiretine ve cennetine koşun. O cennetin genişliği gökler ve yer kadardır. Orası takvâ sahibi olan, Allah’a saygı duyan, gönlünü mâsivâdan koruyanlar için hazırlanmıştır. O takva sahipleri bollukta ve darlıkta infak edenlerdir. Allah tarafından kendilerine nimet alarak verilen her şeyi dağıtanlardır.” (Âl-i İmran, 3/153)

İnfak ederken, verilmesi gereken yere vermeyen kimselerde infak görevini yerine getirmemiş gibi olur. Bu noktada araştırma yaptıktan, şüpheler yok olduktan, tam verilmesi gereken yer olduğuna gönül mutmain olduktan sonra vermek bizi mesuliyetten ancak kurtarabilir.” Dedi.

Dua:

Allah’ım! Bizi cömert ve karşılıksız veren eyle. Cimri, yerinde sayıp ilerlemeyen, söz götürüp getiren, kendini beğenen ve arayı bozan eyleme! Allah’ım! Bize nimet olarak verdiklerinin şükrünü yapmamızı nasîb eyle. Maddi ve manevi rızıklarımıza bereket ihsan eyle. Helalinden bol rızıklar vererek hiç kimseye muhtaç ve mahcup eyleme. Şu başımızı senden gayrısının önünde eğdirtme Ya Rabbi!

Ayet:

– Mallarını Allah yolunda harcayanların örneği, her başağında yüz tanenin bulunduğu yedi adet başak çıkaran bir tohum tanesi gibidir. Allah dilediğine katlayarak verir, Allah (zât ve sıfatlarında) sınırsızdır, her şeyi bilmektedir. (Bakara Suresi – 261 . Âyet )

Hadis:

Ebu Hüreyre’den (r.a) rivayet edildiğine göre resullullah (s.a.v) “Allah Teala şöyle buyurdu: Ey Adem oğlu! (Allah için) infak etki, sana da infak olunsun!” buyurmuştur.  (Buhari, Nafakat;Tevhit 35; Müslim, Zekat, 36, 37)

Fetva:

Soru: Göz damlası orucu bozar mı?

Cevap: Konunun uzmanlarından alınan bilgilere göre, göze damlatılan ilaç, miktar olarak çok az (1 mililitrenin 1/20’si olan 50 mikrolitre) olup bunun bir kısmı gözün kırpılmasıyla dışarıya atılmakta, bir kısmı gözde, göz ile burun boşluğunu birleştiren kanallarda ve mukozasında mesâmat (gözenekler) yolu ile emilerek vücuda alınmaktadır. Kaldı ki bu işlem yeme içme yani gıdalanma anlamı da taşımamaktadır. Dolayısıyla göz damlası orucu bozmaz (DİYK 22. 09. 2005 tarihli karar; bkz. Kâsânî, Bedâî’, II, 98).

Nükte:

Cömetlik

Abdullah bin Ca’fer (r.a) bir gün kendi çiftliğine giderken yolu üzerinde bir bahçeye inip istirahat eyledi. O bahçenin siyah genç bir bahçıvanı vardı. Bahçeyi beklerdi. O gencin yanına bir köpek geldi. Genç köpeği görünce köpeğe bir ekmek alıverdi. Köpek onu hemen yedi. Bir ekmek daha verdi. Köpek onu da hemen yedi. Abdullah bin Ca’fer Hazretleri o gencin hâline nazar etti ve:

Sana bir günde ne kadar ekmek verirler?» diye sordu. Genç de: «Şu gördüğün üç ekmekten fazla vermezler» dedi.

Abdullah (ra) da: «Niçin nafakanın tümünü köpeğe verdin ve sen aç kaldın?» dedi.

Genç cevapladı: «Bu mekan köpek yeri değildir. Bildim ki bu kelb uzak yerden gelmiş ve çok acıkmıştır.

Onu aç göndermeyi reva görmedim. Onun karnı doysun da ben bir gün aç kalır oruç tutarım.»

Bu sözü işitince Abdullah (r.a.) dedi ki: «Bana niçin bu kadar cömertlik yapıp malını dağıtırsın diye levmederler. Meğer ben cömert değilmişim, bu genç benden daha cömerttir.» Abdullah (r.a.) o genç köleyi ve o beklediği bahçeyi sahibinden satın alıp genç köleyi âzâd etti, bahçeyi de ona bağışladı.

İftar Duası: “Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttum, sana inandım ve sana güvendim. Senin rızkınla orucumu açtım ve Ramazan ayının yarınki orucuna da niyet ettim. Benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla!”

Fitre Miktarı: 130 TL.       İftar Vakti : ..     Nisap Miktarı: Altın: 80,18 Gram-Gümüş:651,3 Gram

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.